8 Kasım 2010 Pazartesi

13 Nisan 2010 Salı

Depreme dayanıklı saman balyası evler

http://www.inhabitat.com/2010/04/12/affordable-earthquake-resistant-homes-made-from-straw/

13 Nisan 2008 Pazar

Sürdürülebilir Yaşam Eğitimi: Fikirler


Artık sürdürülebilir yaşamın bir eğitimi var. Şubatta Findhorn ekolojik köyünden gelen May East’in yürütücülüğünde ODTÜ’de 4 farklı sürdürülebilirlik olduğunu öğrendik. Ekolojik köylerin ortak çalışmalarının sonucu olduğu bize iletilen bu bilgilere göre, ekolojik sürdürülebilirliğin yanı sıra ekonomik, sosyal ve dünya görüşü sürdürülebilirliğin diğer yönlerini oluşturuyorlar. Bu eğitim birçok kültürel kaynaktan beslenerek kendi “yeni” doğrularını ortaya koymaya çalışan ekoköylerin bir çalışması gibi görünüyor.

ODTÜ’deki eğitimde sosyal sürdürebilirlik ön plana çıkarıldı. Marshall Rosenberg kaynaklı “şiddetsiz iletişim” teknikleri anlatıldı. Buna göre yaşamda oynadığımız bir oyun var: “Hangisi doğru? Hangisi yanlış? Kim doğru? Kim yanlış?” Fakat doğru ve yanlışların çoğu zaman göreceli olduklarını bilirken, habire birbirimizi alt etmeye çalışıyoruz. Aslolan birbirimizin düşüncesi üzerine inşa edebilmek değil midir? Bunu da başkalarından öğrenmemize gerek var mıydı Mevlana’yı Yunus’u sindirebilmiş olsak? Şiddetsiz iletişim tekniklerinde önerilen oyunun ismi ise: Nasıl daha güzel bir dünya olur?”

Ekolojik tasarımı ise İtalya Torri Superiore ekoköyünden Massimo anlattı:

Ekolojik tasarımın ilk başlığı yerleşkenin konumlandırılması. Bir evin ya da yerleşkenin etrafında oluşturulabilecek 5 kuşak vardır. Evin de bulunduğu birinci kuşakta her gün kullandığımız yeşillikler bulunabilir, az altyapı ve yollar vardır, kış güneşini engelleyecek gölgeleri yaratacak büyük ağaçlar yoktur. İkinci kuşakta bakım gerektiren meyveler, üçüncü kuşakta tahıllar bulunabilir. Her gün gitmeyi gerektirmeyecek işler için ayrılmış üçüncü kuşakta büyükbaş hayvanlar ve az bakım gerektiren meyveler bulundurulabilinir. Dördüncü kuşak ise artık ormanlık alanın başladığı yerdir. Elbette böyle bir doğamız varsa. İşlenmiş bir ormanla birlikte hayvanlar bu kuşakta yer alırlar. Beşinci kuşak ise işlenmemiş ormana bırakılır, burada doğa içinde gözlem yapılır. Tabii koşullar bunların nereye kadar genişleyebileceğini ve ne kadarının mümkün olabileceğini belirler.

Bir yerleşimi oluşturan tasarım prensiplerinin ikincisi ise sektörleri iyi tanımlamaktan geçiyor. Rüzgar, güneş, sel ya da yangın riski, manzara gibi yönlendirmeyi belirleyecek unsurlar göz önüne alınıyor.

Bundan sonrası ise gözlemlemelerden ve yüzyıllar boyunca birikmiş deneyimden faydalanmakla olur. Gözlemlemeli, üzerinde düşünmeli ve tasarladıktan sonra eyleme geçmeliyiz diyor Massimo.

Göz önüne almamız gereken en önemli unsurlardan biri ise su. Nehirlerdeki, atmosferdeki, buzullardaki, yer altındaki sular üzerinde direkt bir etkimiz yok fakat oluşturduğumuz yaşamda toprağın nemini dengeleyebilir ve yüzey suyu oluşturabiliriz. Tüm toprağı kaplamaya çalışmalıyız. Toprağı direk güneş ışığına maruz bırakmamalıyız. Sert yüzeyi kırmalıyız. Eğimli arazilerde eğim çizgilerinin izini kanallar kazıp ortaya çıkarmalıyız ki su eğim boyunca akmasın bu kanallardan toprağın içine nüfuz edebilsin. Bu kanalların önüne de ağaç ektiğimizde onların gölgesi ve ürettikleri organik madde toprağı örtecek ve nemi ve verimliliği arttıracaktır. Düz bir toprakta ise yapılacak toprağın kenar etkisini arttırmak için yükseltilmiş yataklar oluşturmaktır.

Bir de atık su dönüşümü var. İdrarlar dahi 1-5 ya da 1-10 oranında suyla karıştırılarak sebzelere verilemese de ağaçlara verilebilir. Fakat bu suda olmaması gereken başlıca atık deterjanlar. Aynı zamanda doğal su kaynaklarına da karıştırılmaması lazım. Atık suyun dönüştürülmesi tabii ayrı bir uzmanlık konusu.

16 Ocak 2008 Çarşamba

Doğaya ve sunduklarına geri dönüş

Nefes almayan evlerde yaşıyoruz. Nefes alamıyoruz. Evlerde kullandığımız yapı malzemeleri konusunda ne kadar bilinçliyiz? Yurt dışında çevreye duyarlı evler için standartlar sağlanırken, biz geç kalmayalım. Yaşam kalitemizi arttırmamız için yapabileceğimiz neler var? Ekolojik Ev grubunun amaçladığı ruhsal ve bedensel sağlığımızı koruyan, sürdüren ve geliştiren yapı malzemelerini ve araçlarını tanıtmaktır.
Şehirden uzaklaşıp doğaya dönmek isteyenler. Her şey oturacağınız evin niteliği ile başlıyor. Binlerce yıllık testlerden geçmiş malzemeleri yeni teknolojilerle harmanlayıp kullanarak nasıl yaşayabileceğinizi görmek ister misiniz? Hatta bunu kendiniz tasarlamak, hatta yapmak ister misiniz?
Kerpiç ve saman gibi malzemeler artık tüm dünyada yaygınlıkla kullanılan ve Birleşmiş Milletler’in de önerdiği doğal malzemelerdir. Yangına daha mukavimler; nefes aldıkları için sağlıklı yaşam koşulları üretirler; yapımları ekonomiktir ve çevreye zarar vermezler; enerji etkindirler.
Biz bu malzemelerin bize miras kalan ve kaybettiğimiz bilgisini yeniden canlandırmak istiyoruz.
Ekolojik ev aynı zamanda suyu, enerjiyi, yönlenmeyi ve toprağı nasıl etkin bir şekilde kullanabileceğinizin araçlarını da size sunuyor. Sizi doğanın döngüsüne uyuma çağırıyoruz